Ben bu bilgiyi ilk defa gördüm. FATİH SULTAN MEHMED'İN BİR MUSHAF YAZDIĞINI VE HATTAT OLDUĞUNU BİLMİYORDUM.
Fatih'in kendi elleriyle yazdığı bir Mushaf'ın,Selanik'te İshak Paşa Camii kütüphanesinde olduğuna dair Mekteb-i Mülkiye mezunlarından ve Selanik Mekteb-i idadisi eski müdürlerinden Cemal Bey'in ihbar mektubu.
Cemal Bey,mektubunda ketebesinin "es-sultan bin es-sultan bin sultan Mehmed-i sani" şeklinde olduğunu ve tarihininde tuttuğunu yazmaktadır.
"Ecdad-ı izam hilafet-i penahiden ebu'l-Fatih Sultan Mehmed-i sani hazretlerinin mübarek hattı destleriyle Selanik'de bulunan bir Mushaf-ı şerif hakkında bazı malumatı havi mekteb-i mülkiye şahaneleriden mezun ve Selanik mekteb-i idadisi müdürlüğünden mustafi olub burada meclis-i maarif kalemine devam ve darül mualliminde ...kanun tedrisi etmekde bulunan Cemal Bey kullarından taraf-ı abidaneme ... eylediği arzuhal vs.vs.vs."
İkinci belgenin tercümesi ;
"Ecdâd-ı ma‘âlî
nejâd hazreti hilâfetpenâhîden ebu’l-feth ve’l-mugâzî Sultan Mehmet Han
Sânî tâb-ı serâh Hazretleri ki eslâf-ı selâtîn-i Osmâniyenin hikmet ile
hükümeti fazl ve kemâl ile siyâseti dairesinde c
em‘ ve
seyf-i satvet ile kilk-i marifeti dest-i marifetine münkâd eyleyenlerden
biridir. Aktâr-ı cihânın nâil olduğu kişver keşân-ı kadar fütuhât-ı maneviyeye
de mazhariyeti âsârıyla müberhendir. Âsâr-ı kişverküşâyîlerinin en güzîdesi
olduğu zât-ı pâklerini (Ni‘amü’l-emîr) medîha-i sa‘âdet-meâbına mazhar
etmesiyle müstedil olan belde-i tayyibe kavm-i necîb-i Osmânîye min kable’z-zaman
bir mevhibe-i rabbâniye olan zât-ı kudsiyet sıfât cenâb-ı hilâfetpenâhîye
mihmân ve makâm-ı şevket olmakla kadri ne mertebe te‘âlî etmişse sairelerinin
de meşmûl nazar-ı hakâyık eser-i hümâyunları olması kalb-i pür fütûh-ı
mübâreklerini ol derece mesrûr eyleyeceğinde şüphe olmadığından mübârek hatt-ı
destleriyle muharrer olup Selanik’te İshak Paşa Cami-i Şerîfi kütüphanesinde
mahfûz olan bir mushaf-ı şerîfin mübârek dest-i pâk-i hazreti hilâfetpenâhîye
ahz ile şâyân-ı tertîl zürriyât âsâr-ı bergüzîdelerinden olduğunu huzûr-ı
kerâmet mevfûr hazreti mülûkâneye arz için zât-ı vâlâlarını tavsîte mütecâsir
oluyorum.
Mushaf-ı şerîf-i mezkûrun Fatih Hazretlerinin
hatt-ı dest-i mübârekleriyle muharrer olduğu nihayetinde (Bi Resmi’s-Sultân
İbni’s-Sultân Es-Sultân Mehmet Han Sânî) ketebesinden münfehim olduğu gibi
tarih-i tahrîrinin Manisa’da bulundukları hengâma müsâdif olması ve dizdâr-ı izâmlarından bilâhere
mütekâ‘iden Selanik’te ihtiyâr-ı ikâmet eden İshak Paşa merhûm tarafından orada
kendi nâmına inşâ ettirdiği cami-i şerif kütüphanesinde ve şâhâne bir cilt
derûnunda bulunmasıyla kesb-i takviyet etmiştir.
El-yevm cami-i şerif-i mezkûr ma‘mûr ise de
ketebesi hâl-i indirâsda bulunup hâvî olduğu hazâinü’l-ketebeden pek cüz’î şey
kalmış olmasıyla hâkân müşârünileyh hazretlerinin cihâna değer işbu kıymetli
eserlerinin dahi ziyâ‘ından havf edilmek becâ olup hatta bendelerinin bir defa
ziyaret kerde-i hakîrânesi olmuş ve padişah kâtip hazretlerinin terbiye-i
şerîfelerinden mahfûz olduğu işitilen ve yine kendi hatt-ı mübârekleriyle
muharrer olan cüz’-i şerîfin hattıyla mukâyese eylemek için bazı sahâyif-i
şerîfesinin fotoğrafla sûretlerinin ahzi hakkındaki müsâ‘at-ı kemterânem
mushaf-ı şerîf-i mezkûrun kâh ellerde tedâvülü ve kâh hâfızanın gaybûbeti
münâsebetiyle semeredâr olamadığını başkaca arz ederim.
Fî 23 Ağustos Sene 309
Cemal"
Mustafa Üzel